Pazar, Ekim 28, 2012

Birini çok alkışlarsan yanan senin avuçların olur...


Bazen aptal olmayı öyle çok istiyorum ki, şu koca dünyada her şeyi anlayıp da ne oluyor diye sorguluyorum kendimi elime ne geçiyor ya da kim bana madalya veriyor! 
Anladığım halde olduğu gibi sevmem ise ayrı bir nokta...
 Ayşe Kulin gibi düşünemiyorum hiç. 
'' İnsanlara hak ettikleri kadar değil taşıyabilecekleri kadar değer vereceksin.'' diyor.
Anneannem kızardı bana ''Yavrum her şeyi çok anlama anladıkça mutsuz olursun'' diye.
O zamanlar ne demek istediğini kavrayamamıştım.
İnsanlar anlaşılmadığından yakınırken anlaşılmak istemiyordu aslında.
Bu gibi insanlar fazla anlaşıldıklarından mutlu ama bir o kadar memnuniyetsizdi.
Hayal ettikleri gibi olamadıklarından öyleyMiş Gibi de davranamıyorlardı sizlere.
Ve bunların farkında olduğun halde sevildiğini anladıklarında pervasızca, umursamazca nereye gittiği belirsiz sözler söyleyebiliyorlardı.
Nasılsa öyle kabullenmiştin onu şaşırmazdın yine severdin...
Eksikliklerinin farkında olup, seni anlayıp olduğun gibi kabul edip seven insanların kalplerini kırıp, üzüp hoyratça yanından uzaklaştırmak kolaydı...
Kimse anlatmamıştı tabi onlara, bu insanları kaybederlerse hayat boyu olmadığın gibi davranarak bir tiyatro sahnesinde oynadığı kadar sevileceğini...
Anneannem haklıydı... 
Ben hep anladım ama hep destekledim moral verdim. 
''Birini çok alkışlarsan yanan senin avuçların olur'' derler ya!
 Yandım...
Ama artık kırıldıkça keskinleşmiyorum! 
İyi ki kırılan benim diyorum! 
Ben kırsam gecelerim sabahlara karışırdı biliyorum.
Kırmaktan çok Kırılmayı tercih ediyorum.
ERRARE HUMANUM EST! Hata insana mahsustur deyip 
 Hiç olmadıkları bir şekilde kendilerini devleştirdikleri sahnelerinde onları son kez alkışlayıp yoluma devam ediyorum...


Sevgiler Lady Nietzsche

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Öne Çıkan Yayın

Sevmekte yorulur

Sevmekte yorulur. Defalarca sana anlatmak istediğim şey buydu aslında. Bir elin hep kapının kulpunda olduğu için anlayamadın sen ...